Son dönemlerde sıkça karşılaşılan durumlardan biri de özellikle trafik kazalarının ardından kendini avukat ya da aracı kurum temsilcisi olarak tanıtarak arayan kişilerin sayısındaki artış. Bu tür olaylarda yapılan telefon görüşmelerinde ‘Bize vekaletinizi verirseniz karşı taraftan yüklü miktarda tazminat kazanabilirsiniz. Hatta isterseniz biz size dava sürecini beklemeden tazminatı peşin ödeyelim’ tarzı cümleler kuruluyor.
Aslında bu konuda madalyonun iki yüzü var. Birincisi elbette kaza sonrası hukuki süreç. Diğeri ise daha genel bir sorun. Kazaya karışanlara ait özel bilgilerin bir şekilde üçüncü şahısların elinde geçmesi. Ki burada işin içine acil durum çağrı merkezinden sigorta şirketine, kaza sırasında kullanılan çekiciden otomobilin gittiği tamir merkezine kadar çok geniş bir şüpheli listesi giriyor.
Uzmanlar ister trafikte ister iş yerinde başımıza gelen benzer bir olayın ardından bu tür çağrılara karşı çok dikkatli olmamız konusunda uyarıyor. Aksi halde ciddi mağduriyetler yaşanabiliyor.
Hukukçu Rıdvan Yılmaz, bu tür durumlarda kaza geçiren kişileri arayanların yasadışı bir iş yaptığının altını çiziyor.
Hukuki süreçlerin takibinde münhasıran yetkinin Avukatlık Kanunu’nda avukatlara verildiğini hatırlatıyor ve dolayısıyla aracı şirketlerin bu şekilde faaliyet göstermesinin yasal bir dayanağı olmadığını anlatıyor.
Şirketlerin bu şekilde avukatlık yetkilerini kullanmasının suç olduğunu da sözlerine ekliyor Yıldız. “Böyle durumlarda üç yıla kadar hapis cezası öngörülüyor. Vatandaşlar mağdur olmamak için hukuki meselelerde avukatlara danışmalı. Aksi takdirde başka mağduriyetler, dolandırıcılıklar ortaya çıkabilir.” diyor.
Kaza sonrasında iletişim bilgileri başta olmak üzere diğer detaylara nasıl ulaşıldığının da soru işaret olduğunu aktarıyor Yıldız. Burada muhtemelen menfaat karşılığı bu verilere ulaşıldığını sözlerine ekliyor.
Türkiye Barolar Birliği tarafından bu şekilde hukuka aykırı faaliyet gösterenlere yönelik ihbar butonunun devreye alındığı bilgisini de paylaşıyor Yıldız ve “Vatandaşlar bu şekilde kendilerine ulaşanlara kanmamalı. Hukuki süreçlerin takibinde avukatlarından başka kişi ya da şirketlere güvenmesinler. Kendilerini arayan kişileri de Barolar Birliği’nin resmi web sayfasından şikayet etsinler.” diyerek sözlerini tamamlıyor.
Otomotiv bakım dernekleri de süreçten şikayetçi
Türkiye Otomotiv Bakım Dernekleri Federasyonu (TOBFED) Başkanı Serkan Bakırtaş da herkesin şikayetçi olduğu bu süreci kendi pencerelerinden anlatıyor. Özellikle sosyal medyada ‘kaza sonrası dava açıp yüklü tazminat kazanabilirsiniz’ şeklinde reklam ve içeriklerde ciddi artış olduğuna işaret ediyor.
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) uyarınca, kaza yapan kişilere ait ad-soyad, iletişim bilgileri, plaka, kaza tarihi gibi bilgiler özel nitelikli kişisel veri kapsamında değerlendirildiğinin altını çiziyor Bakırtaş.
TOBFED olarak kendi gözlemlerinden de bahsediyor Bakırtaş ve şunları söylüyor:
“Bu bilgilerin bazı servisler, kaza sonrası hizmet sağlayıcıları ya da ilgili çağrı merkezlerinden yetkisiz şekilde sızdırıldığını düşünüyoruz. TOBFED olarak çağrımız; kaza sonrası mağdurların, kendilerini arayan kişi veya kurumun yetkisini mutlaka doğrulamaları. Vekaletname veya kişisel bilgi talebi olduğunda mutlaka kendi seçtikleri ve güven duydukları avukat aracılığıyla hareket etmeleri.
Yanlış yönlendirmeler ve hukuki süreçler hakkında eksik bilgi, mağdurların beklentilerinin boşa çıkmasına ve süreçte mağduriyet yaşamalarına yol açabilir.
Sigorta şirketleri, sağlık kurumları, çekici ve servis işletmeleri gibi kazaya temas eden tüm paydaşların KVKK’ya ve gizlilik yükümlülüklerine azami özen göstermesi, veri ihlallerinin engellenmesi için iç denetim mekanizmalarını güçlendirmesi şart.”